Amerikalı organizasyonel psikolog Adam Grant seneler önce öğrencilerinden bir yatırım teklifi alması üzerine içine sinmeyen nedenlerden dolayı tekliflerini reddetmiş. Üç öğrencisinin kurduğu internet sitesi, "dünyanın en yaratıcı şirketi" seçilmiş.
Bu deneyiminin ardından "Özgünler" olarak tabir ettiği insanları araştırmaya başladığını ifade ediyor. Peki bu 'özgünler'den kasıt nedir? Aslında sadece yeni, yaratıcı bir fikir ortaya atmak değil, onları gerçekleştirmek için de çabalayanları aynı adın altına koymak gerekiyor. Seslerini korkmadan yükseltebilenler, fikirleriyle dünyayı değiştirebilenler, hayatımızı kolaylaştıranlar ve en nihayetinde onlara duyduğumuz güven... Grant, özgünler ile ilgili üç şey öğrendiğini belirtiyor. İşini son dakikaya bırakanların tembellikle çok meşgul olduklarından pek yeni fikirleri olmuyor. Büyük bir rahatsızlıkla işini bitirmeye koşanların da pek özgün fikirleri olamıyor. Özgünlerin olduğu ince bir nokta mevcut. Grant bu durum için belkide yaratıcıların kötü alışkanlıklarının olduğunu, işi son ana bırakmanın yaratıcılığa sebep olamayacağını ifade ediyor. Bunun için kendisi bir takım deneyler tasarlamış. İnsanlardan yeni iş fikirleri üretmelerini istemiş. Ardından bağımsız kişilerden, bunların ne kadar yaratıcı ve yararlı olduklarını değerlendirmelerini söylemiş. Bazılarından bunu hemen yapmalarını rasgele seçtikleri gruptan ise önlerinde Mayın tarlası oyununu açarak 5-10 dakika geciktirmelerine neden olduklarını belirten Grant, ortaya ilginç sonuçlar çıkartmış. Orta derecede geciktirenler, diğer gruplardan %16 daha yaratıcı çıktı. Fakat burada sonuca asıl etki eden Mayın tarlası oyunu değil. Çünkü önce oyunu oynayıp ardından görevi öğrenmenin yaratıcılığa herhangi bir etkisi yok. Yalnızca üzerinde çalıştığını problemi öğrenip geciktirmeye başlayınca, görev zihninizin derinliklerinde aktifken beyniniz üretmeye başlıyor. Geciktirmek size, teğet fikirleri değerlendirmek, doğrusal olmayan yönleri de düşünmek, beklenmedik sıçramalar yapmak için zamanı sağlıyor.